Çocukken
cinsel istismara uğradığım o yazı yıllarca unutmaya çalıştıktan sonra
hatırlamak isteyince “hangi yılda oldu”, “kaç yaşındaydım” tam olarak
hatırlayamadım. Dedektif gibi aklımda kalan anıların izini sürmek zorunda
kaldım. O yaz’ı unutmayı başarmışım demek ki. Fakat bu başarı bir işe yaramadı.
Bu olay en beklenmedik yerlerde karşıma
çıktı. “Lezbiyen miyim? Evet lezbiyenim. Bu yüzden mi? Hayır değil. O zaman
devam.” (Lambdaistanbul'un Eşcinsel ve Biseksüellerin Sorunları kitabında
sayılar konuşuyor.) Üç sene öncesi: “transım galiba bu yüzden mi? Hayır değil.”
Bir süre bu sorularla nasıl baş edeceğimi bilemedim.
Geçmişin kara bulutları
yazımda bahsetmişim ama o zaman bile bir “savunma” yazısı yazmışım. Artık
kendimi gayet iyi biliyorum. O olaya kadar ben erkek çocuğuydum, o olaydan
sonra kız çocuğu olduğumu düşündüm. Ailemin sözde “beni koruması”, ergenlik
döneminde bedenimin geçirdiği değişim ve bu dönemde ailemin bana olan davranışlarının tamamen değişmesi
bende “kadın olduğum için bu oldu ve şimdi bana değişik davranıyorlar” hissiyatını
yarattı. Tabii ki, bu kadın /erkek olarak ayrılan dünyada erkek olduğuma dair
sağlam hikaye bulmak ve insanlara sunmak zorunda kalıyorum.Yaptırana bak!
Sadece bu olsa iyi! Nasıl oldu bilmiyorum ama bir arkadaşımla
kadınlara olan ilgimi konuşurken kadınlarla seks içeren bir ilişki kuramadığımı
fark ettik/m. Arkadaşlık dışında (ki benim için bu seks içermeyen bir şeydi)
seksi içeren bir ilişkiden kaçtığımı fark ettik. Hala da en fazla yapabildiğim
öpüşmek. Bana cinsel yakınlık duyan olduğunda ya ondan kaçıyorum ya da onun
benden uzaklaşması için kötü davranıyorum.
Tabii ki
seks yapamayışımda tek bir neden söz konusu değildir. İster lezbiyen olarak
tanımladığım zaman olsun, ister trans erkek hem dışarıdan (yakışıklı/güzel,
şişman/zayıf, seksi/seksi değil) hem içeriden bir beden algım var/dı. Kadın
veya erkek olarak kendini seksi hissetme veya hissetmeme durumu söz konusu/ydu.
Bedenimin bazı bölümlerinden (mesela memelerimden) hoşlanmamam karşımdakiyle
nasıl bağlantı kuracağımı veya onun benimle nasıl bağlantı kuracağını etkiliyordur.
Bu olayla
tamamen yüzleşemediğimi, geçenlerde cinsel istismarı konu alan bir filmi
seyrettiğimde fark ettim. En dibe oturmuşum kaçamadım (ki o güne kadar bu tür
çağrışımlardan/yüzleşme ihtimallerinden hep kaçmıştım). Birebir ne yaşandıysa
karşımdaydı. En çok sarışın çocukla özdeşleştirmiştim hikayemi ama diğerinden
de izler yok değildi. Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. Önce engel olmaya
çalıştım, sonra bıraktım aksınlar. Film bitti ama ben filmin hatırlarttığı
duygulardan çıkamadım. Yine yalnız, güvensiz hissediyordum. Sol yanımda oturan
kadın ağlamış gözlerimi görünce “bir şey yok” diyen hareketiyle beni
rahatlatmaya çalıştı. Sağımdaki kadın ise ne yapacağını bilemedi. Kim bilir.
Filmden çıkınca yakın birine sarılma ihtiyacı duydum. Sarıldım da. İyi geldi .
Aslında bu
olay hayatımda çok az yer kaplaması gerekiyor. Fakat bu şiddeti, bu karmaşık
ama bir o kadar da acı veren olayı o kadar uzun süre içimde tutmuşum ki beni
zehirlediğini fark etmemişim. Zehirden
kurtulmanın zamanı geldi…
Filmin adı: Mysterious Skin