Terapist ve hayatta kalanın bir işbirliği içerisinde beraber çalışması ve sorumluluk ve uzmanlıklarını paylaşması fikri, hâlâ birçok ruh ve akıl sağlığı düzenlemesi için radikaldir. Fakat travma atlatmış kimseler için bu, birçok açıdan terapide başarıya ulaşmanın anahtarıdır.
Terapist
ile hayatta kalan, travma perspektifini paylaştığında birlikte çalışabilirler.
Ortak bir perspektif, kendisi hakkında derin bilgiye sahip birey (hayatta kalan)
ile iyileşme süreçleri hakkında derin bilgiye sahip birey (terapist) arasında
işbirliğini mümkün kılar. Terapist ve hayatta kalan, hayatta kalanın merkezi
kaygılarını tanımlamaya çalışır. Hayatını iyileştirmek için birlikte hareket
ederler. Tedavi, her ikisinin de aktif katılımını gerektirir. Terapi modeli
aynı zamanda bir güçlendirme modelidir de. Terapist açığa çıkarmak üzere işe
yarar bilgileri kullanır, ancak hayatta kalanı ilgilendiren her konu hakkında
“uzman” ya da “otorite” değildir. Hayat kalan da kendi tedavi ekibinin önemli
bir parçasıdır ve ekipteki her bir kişi, hayatta kalanın ilerleyebilmesi için
birlikte çalışmak zorundadır. Terapistin hayatta kalana önermesi gereken en
önemli dört şey aşağıdaki gibidir: